Harab olmuş bu ruhum ister mi hiç yaşamı
Aslı asdarı yoktur yaşam daima hüzün
Anlamadım nasibim mutsuzluk ve tasa mı?
Kalem bile isyankar hüzün yazıyor hüzün

Hiç keyfim yok,utanır,sıkılır ve ağlarım
İsyan fiyat bu gönlüm dere gibi çağlarım
Sırtını döndü bana sırt verdiğim dağlarım
Yalnızlığın kucağı hüzün kokuyor hüzün

Kurtların sofrasında meze gibi olunca
İnsan bir kez düşünür gülen benzi solunca
Duvara yumruk atıp saçın başın yolunca
Aynaya bak karşında hüzün duruyor hüzün.

Gölge gibi takipte lanetli bulut gibi
Başımdan noksan olmaz insanların laneti
Yağıyor geceleri yastığıma kar-tipi
Rüyalarımda bile hüzün görürüm hüzün.

Camiye,kiliseye,bütün tapınaklara
Gittim çözüm olmadı yaş aktı yanaklara
Muhtaç oldum,el açtım tuttuğum çanaklara
Vallahi tükürdüler hüzün tekrar de hüzün

Karadır bu yazımız,yazımız siyah bizim
Gözümüzden akan yaş gönlümüz yara bizim
Hasta bir ulus olduk cümlemiz sara bizim
Sağımız ve solumuz hüzün üretir hüzün.

Sesimiz çıkmaz diye sizler habire düzün
Zalim sebep kızarmıyor bir kez olsun hiç yüzün
Başka hüzün kaldı mı diye kısası sözün
Dere tepe demeden hüzün aradım hüzün.