Güz budadıkça göğü Yağmurla genleşen ruhum Mor dudaklarla geçer Taş duvarların hatıraları arasından Sonra gök uçar kuş olur Bir suçu tutar gibi tutarım Alnımda rüzgârı
Rüzgâr ters bir bunak, bir kudurgan öfke rüzgâr Kurak ele dayanan kuru dal, kırık hece Kurşun kelamıyla dağlar Ateşe savrulan bir avuç su değil Ölü de olsan susman. Yürek acıya boyanırsa yürektir İki büklüm dört nahiye gövdem Sızıyla ağıt, acıyla pus Çisil çisil. Gökte kehribar hüzün Söze bakarak. Az değil uz gittim Beni anlamazsın. Bir papatya tarlasına taştım Sicilim buna da müsait değil Gökle aramda binlerce göğ Devrik omuzlar mahpus rüyalar Kalbime dokunmadan git Siyah ak filmler gibi renklenirim Zehirli şüphelerle bakmazsan. Gökte kehribar hüzün Küskün bakışlar yerde.