PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aşk Ve Bağlanma


Sinem
09.Haziran.2019, 00:25
<div id="post_message_5024261"><blockquote class="postcontent restore "><div style="text-align: center;"><i><span style="font-family: Century Gothic"><font size="5"><font color="darkred">Aşk Ve Bağlanma<br /></font></font><br /><font size="4">Bağlanma, bireyin kurduğu ilk ilişki, yeni doğan bakım veren ebeveyn ya da ebeveyn yerine geçen, esas bakım veren bir bakıcıyla gerçekleşmektedir.<br /><br /><img src="http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2015/08/07/ask-ve-baglanma-5922873.Jpeg" border="0" alt="" onload="NcodeImageResizer.createOn(this);" /><br /><br />Bu ilişki, bebeğin ihtiyaçlarının zamanında karşılanması durumunda bebek, kendinin önemli, değerli olduğunu hissedecek, aynı zamanda karşısındaki kişileri ve dünyayı GÜVENİLİR OLUMLU bir yer olarak algılayacaktır. Yani özgüvenin temelinin atıldığı, depresyondan korunmanın başladığı zamandır. Depresyondaki fert dünyayı-geleceği- çevreyi kötü bir yer olarak algılar.<br /><br />Erişkinlerde, ''Dörtlü Bağlanma Modeli'' de GÜVENLİ, SAPLANTILI, KAYITSIZ, KORKULU bağlanma örüntülerinden sözedilir.<br /><br />Güvenli bağlanmada kendilerini değerli ve sevilebilir algılarken, diğer insanlarıda ulaşılabilir ve duyarlı görürler. Özgüvenleri yüksektir yakınlık kurmaktan rahatsız olmazlar. Otonomiye (başka kişi ve durumdan bağımsız karar verebilme yetisine) sahiptir.<br /><br /><b><font color="darkred">Saplantılı Bağlanma</font></b><br /><br />Kendilerini değersiz bulurken diğerlerini müspet değerlendirmektedir. Diğer kişilerin onayı ve kabulünü kazanamaya çalışırlar. İlişkilerle aşırı meşgul olurlar. Diğerleriyle yakın ilişkiler içerisinde olmayı istek etmekle beraber, onlarla yapışkan bir tarzda ilişki kurmak istediklerinden, diğerlerini kendilerinden uzaklaştırabilirler.<br /><br /><b><font color="darkred">Korkulu Bağlanma</font></b><br /><br />Kendilerini değersiz algıladıkları gibi, diğerlerini de menfi değerlendirirler. Kişi, kendisinin sevilmediğini düşündüğü gibi, başkalarının reddedeceği ile ilgili katı inançlara sahiptir. Yakın ilişki kurmaktan çekinen ya da ilişkilerinde çok mesele yaşarlar.<br /><br /><b><font color="darkred">Kayıtsız Bağlanma</font></b><br /><br />Kendilerini değerli ve sevilebilir olarak algılarken, diğerlerine karşı menfi değerlendirmelere sahiptirler.Hayal kırıklığına uğramamak için ve reddedilmemek için yakın ilişkilerden kaçınır. Bağımsız ve güçlü olmaya çalışarak müspet kişilik algılarını devam ettirmek istememektedirler.<br /><br />Aşkın tanımı için Freud, cinselliğin yüceltilmesi, Fromm, ilgi, sorumluluk, saygı ve anlayış demişlerdir. En güzel tanımı bence Tennov yapmış; Bilişsel etkinliği dönem dışı bırakan geçici bağımlılık ve sevilen kişiye yönelik bedenin verdiği duyarlı tepki, Kernberg’in tanımı da güzel, varoluşsal boyutta kişilik sınırlarının terk edilmesi, yani sevilen için kendinden vazgeçmektir.<br /><br />İnsanlarda ilginin daralmasıdır. Başka her şeyi bir kenara bırakıp, hayalde gerçekte ''onunla yatıp onunla kalkmaktır'' seçici bir odaklanma halidir yani, onun her hal ve davranış sözlerinin üzerine büyüteç tutup aşırı önemsemektir. İstesen de aklından çıkaramamaktır, rüyalarınızı hülyalarınızı süslemesidir. Onun unuttuğu sözleri tekrarlamaktır. Çoşkulu bir engel halidir. Aşk canlıdır, heyecanlıdır. Aşk iyi hissetmektir, etekleri uçuşmaktır.<br /><br />Görme ve algı kusurudur. Onun patavatsızlığını delikanlılık sanmaktır, fukara sözcük dağarcığı sebebi ile susmasını, içe kapanıklığını bilgelik sanmaktır. Densizliğini açık sözlülük, Antisosyal ve yasa sınır tanımaz davranışlarını, cesaret ve özgüven sahibi olmakla karıştırmak demektir.<br /><br />Yani AŞK; HAYAL EDİLEN ile GERÇEK arasındaki farkı algılayıncaya kadar geçen süredir. ''Zülfün zülfün; diyerek şiirler yazan şair sonunda sevdiği ile evlenir ve bir vakit sonra der ki; zülfün zülfün dediğim kafanın kılıymış.''<br /><br />Aşk; kavuşamamaktır, kaçan büyük balıktır. Aşık; kendinin sevilmediğini ayrım etmeyip, umursamayanı, ZOR AŞK, BÜYÜK AŞK sanmaktır, kendine yanıt verip seveni ise ucuz bulmaktatır.<br /><br />STENBERG’e göre; Yakınlık, tutku, bağlılık öğeleri olan bir kavramdır.<br /><br /><b><font color="darkred">Aşk türleri:</font></b><br /><br /><b><font color="darkred">1. Beğenme ve hoşlanma;</font></b> yakın hissetme, sıcaklık hissetme.<br /><br /><b><font color="darkred">2. Tutkulu ve çılgınca Aşk;</font></b> ilk görüşte aşk bu gruptandır. Bir kişiyi ilk görüşte çok seviyor veya nefret ediyorsanız durup düşünün, bu durumun karşısındaki kişi ile ilgisi yoktur. Alt beynimizin oyunu bu bize, sevdiğimiz ya da korktuğumuz şeyin her türlü özelliğini GENELLEŞTİRİR. Bizim hayatta kalabilme refleksimizin sonucu bu durum.<br /><br />Örneğin: Kırmızı bir kamyon hızla üzerinize gelip size çarpmamışsa bile, korkmuşsanız uzun süre trafikten, devinim eden her şeyden yada kırmızıdan korkarsınız, halbuki burada tek bir suçlu vardır o kamyonun şoförüdür. İlk mektep öğretmeniniz çok şefkatli, sevecen size yenilikleri öğrenmenin yolunu açmışsa onun bu özellikleri ile alakası olmayan iri esmer ellerini uzun boyunu, geniş yüzünü de güven duygunuzun içine yerleştirir.<br /><br />30 yıl sonrada olsa sırf öğretmeninize fiziksel olarak benziyor diye dünyada tüm ölçüsü nakit olan, emek hırsızı, kendini veya başkasını sevemeyen patronunuza hiç hak etmediği halde güvenip emek verip, sonuçta emeklerinizin karşılığını saygısızlık olarak alabilirsiniz.<br /><br />Aynı şekilde annesine eş eşleri olan erkekleri görürsünüz çok da sağlıklı bir vaziyet değildir. Gerçekten sevmek ve sevişmek beyinle ve kişilik özellikleri ile olur. Nasıl ilk karşılaşmada giyim ve bakım ile karşılanıp, kişilik akıl, eğitim, kültür ve görgünüzle uğurlanırsınız.<br /><br />Aynı şekilde AŞKTA kişinin ile karar verip karşımızdakinin gerçek kişilikte özellikleri kültürü, terbiyesi ile mesut veya mutsuz olursunuz. En sağlıklı aşk, önce iyi arkadaşlık üzerine kurulan ve gelişen aşktır. Şarkılar ise hep fizik ve dış görünüşten bahseder bunu da alt beynimiz kodluyor. Erkek için ince bel geniş kalça doğurganlık özelliği, dümdüz bir karın hamile olmadığının belirtisi, el değmemişlik 'çocuk benim mi?' korkusuna cevaptır. Kadınlar için ise alt beynin ölçüsü, güçlü ve sağlıklı bireyler dünyaya getirmek ve onları büyütürken güçlü ve geniş omuzlu erkek yiyecek avlayacak ve taşıyacak, hızlı koşacak uzun bacakları ile ve çocuğuna yiyecek taşıyacaktır. Görüyorsunuz alt beynimizde hala orman kanunu geçerlidir.<br /><br />Kadın TOPLAR, erkekler avlanır eve gıda taşır. Küçümsemeyin alt beyni; tüm memelilerde var diye. Duygularımıza yön veriyor duygularda düşünceye yön veriyor düşünce ve davranışlarımıza yön veriyor. Açken markete girip önümüze geleni aldığınız olmadı mı?<br /><br />Cinsel dürtüleri de küçümsemeyin. Genç fukara köylü kadın mecburiyetten yaşlı ve empotanslı bir adamla evlendirilmiş. Bir geldi ''Aman çare hekim hanım öyle uyarılmış durumdayım bunu yok et. Boyu bir karış kadar kısa minibüs şoförünü Cüneyt Arkın'mış gibi bakarken buldum kendimi, işin kötüsü oda ayrım etti sırıtıyor, kadın ve erkeğe ait ayrı özellik, erkekler GÖREREK uyarılıyor (kozmetik ve giyim sanayinin sebebi) kadınlarda DOKUNULARAK uyarılır. Akıllı kadınların; yalnız bedenlerine dokunarak itici olabilirsiniz, ruhuna dokunmak gerekir çoğunlukla.<br /><br /><b><font color="darkred">3. Boş Aşk (Bağlanma):</font></b> Bir kişinin başka birini sevdiğine karar verip bağlanmasıdır. Yakınlık ve tutku barındırmaması sebebi ile boş aşk denir. İlişkinin başında veya sonunda olabilir.<br /><br /><b><font color="darkred">4. Romantik Aşk:</font></b> Romantik aşkta yakınlık ve bağlanma var tutku yoktur.<br /><br /><b><font color="darkred">5. Arkadaşça Aşk:</font></b> Yakınlık ve bağlanma var tutku yok.<br /><br /><b><font color="darkred">6. Aptalca Aşk:</font></b> Tanışıp kısa sürede evlenirler Holywood tarzı aşk. Tutku biter sadece beğenme kalır sıkılırlar.<br /><br /><b><font color="DarkRed">7. Mükemmel Aşk:</font></b> (Tutku-yakınlık- bağlanma) Bu aşkı yaşamak ve elde tutmak daha zordur.<br /><br /><b><font color="darkred">8. Aşksızlık:</font></b> Sorunlu ilişki<br /><br />Aşk ve bağlanmadaki, bağlanma ilişkisi, ebeveyn ve bebeğin ilişkisine çok benzer.<br /><br />Anne ve bebek sürekli birbirlerini görüş alanı içinde olsun isterler. Birbirlerinin öncelikle yüzüne, gözlerine bakarlar. Canı acıyan bebeği annesi öperse geçer, bir şeyi keşfeden bebek ilk annesine gösterir. Bedenimizi ruhumuzu sadece annemize, sevgilimize ve hekimlere emanet ederiz.<br /><br />Aşıklar da aynı şekilde davranırlar, üzüntü ve sevinçlerini artık annelerinden önce birbirlerine anlatırlar. Özel ve sağlıklı olan bu bağlanma ilişkisi de tek kişiliktir. İnsanlar genelikle bağlı oldukları kişi ile evlenmeye çalışırlar. Bağlanma tek taraflı olduğu vakit kişilik üzerine en yıkıcı durumlardan biridir. Aldatılma, stres ölçeği üzerinde en yüksek puan saha stresördür.<br /><br />Seven güneş, sevilen ay gibidir. Seven; sevdiğinden gelen ışığın kendi ışığı olduğunu ayırt edemez. Gerçekten seven; fedakardır ve sevdiğinin hayatına güç katar ve onu büyütür. Tüm bu iyilik ve fedakarlığı saha sevilen de devamlı aldığı birine hoşnut davranır. Bu vaziyet sevenin tükenmesine kadar devam eder. Sevilen aşığının kafasını kırsa affedebilir çünkü annesi de onu vaktiyle döve seve büyütmüştür. Terkedilip aldatıldığı halde sevmeye devam edenlere şaşırmayın.<br /><br />On iki yaşındaki çocuklar bile kendilerinden hoşlananı hissederler. Ancak çok eğitimli ve iyi niyetli olup hislerini dinlemeyenler aldatılabilirler ve geç ayrım ederler.<br /><br />İki kişi size ''kocanı sarışın bir kızla gördüm, şu mekanda'' diyorsa ''ne var bunda orası bizim şirkette yakın, o da eşimin sekreteri veya asistanı” demeyin. Mideniz bulanıyorsa ''bende kıskancım, birazda şüpheciyim paranoidim, hem benim yanımda o cahil, zevksiz kim oluyor ona eşim burnunu silmez'' demeyin. Hoşlanma, beğeni-aşk ve bağlanma gerçekleşmesi için yeterince beraber vakit geçirirlerse çok geç olabilir. Siz peri padişahının kızı ya da bilmem hangi krallığın prensi olsanız faydasızdır, atı saha Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. Kendinizi yaksanız faydasızdır. Eşinizin sevdiceği başkasıyla nikahlanıp evlense bile aklı onda kalacaktır.<br /><br />Aşkın alanı 4 metrekaredir (M2) derler. Bazı insanlar gözüne yakın olanı sever ve bağlanır, o yüzden ''iş yeri aşkları'' çok görülen bir durumdur, hazin sonuçları ile çokça karşılaşırız. İş yeri aşkları da çıkar çoktur. Sevilen işten kaytarır, patron gibi devinim eder, geç gelir, söz sahibidir, kolay ve iyi kazanır, prestij sahibi olur, saygı görür, beraber görüldüklerinde mazeretleri vardır. İş toplantılarına beraber gidiyorlardır vs.<br /><br />Bu durumda gidene ''güle güle ne yapalım'' demek kolay değildir. Gözleri açık sevmek ve köyü asla köpeksiz bırakmamak gerekir. Zira giden sadece sevdiğiniz değildir. İnsanlara güveniniz, senelerce yemeyip biriktirdikleriniz en önemlisi de çocuklarınızın annesiz ya da babasız büyümesidir. Eşlerini aldatanlar, eşlerinden çok çocuklarına ziyan verirler. Uzun vadede büyüyen çocuklar ''anne veya babam bile güvenilmez ise kime güvenilebilir ki'' diyerek karşı tür ilişkilerinde sıkıntı ve mutsuzluklar yaşarlar.<br /><br />Öfke, kaygı, korku, aşk gibi duygular bize sormadan kimi kapımızı çalarlar. Diğer memelilerde olduğu gibi bizim alt beynimizin fonksiyonudurlar. Kendimize vakit tanırsak geçerler. Vicdanımız (süperegomuz) bizi devamlı suçlarsa, aşk daha çok alevlenir. Kendimizi suçlamadan ve haz duygunuzu spora, sanata verir ve o kişiyi gözünüzden ırak tutarsak bir müddet sonra ayılırız ve Ayın siyah parçası olduğunu gördüğümüz gibi vaktiyle yıldız zannettiğimiz kişinin kolay kişiliğini görürüz. Yine değil yenilik istiyorum diyorsanız önce boşanın-ayrılın kendiniz olun, ondan sonra önce friend sonra boy-girlfriend olun. Evlilik düzenini bozmadan yenisini yedekleyeyim önce derken eşten de, sevgiliden de, olabilirsiniz. ''Dimyata pirince gideyim derken evdeki bulgurdan olursunuz'' diyen atalarımız sadece bulgurdan mı bahsediyorlardı?<br /><br /><b><font color="DarkRed">AŞKIN NÖROBİYOLOJİSİ</font></b><br /><br />Aşkla ilgili beynin bölümleri; Medulla İNSSULA, ANTERİOR CİNGULAT GİRUS, HİPOKAMPUS, prefrontal cortex, Nucleus Accumbens Strratumun bazı bölgeler ödül merkezi uyarır. Sonuç: Tanımlanması güç sevinç hali, oföri, dopamin, serotinin oksitosin, vazopressin.<br /><br />Aşk körlüğü: Dopamin salınımı frontal, pariyetal, orta temporal korteks, amigdala aktivasyonun azaltır veya tümden durdurur. Objektif algılamanızı yitirirsiniz. Dost yakınlarınızı DUYUN.<br /><br />Amigdalanın aktivasyon kaybı sonucu korku merkezi durur ve AŞK CESUR YAPAR.<br /><br />FRONTAL CORTEX İnhibisyonu sonucu bir süreliğine muhakeme ortadan kalkar mantıklı düşünemez.<br /><br />Paryetal cortex, Temporal lobun bir kısmı ve frontal cortex menfi duygulardan sorumludur.<br /><br />''Onu görünce bütün sinirim kayboluyor'' sebebi kendi ve karşısındaki kişinin düşüncelerinin, kendi düşüncelerinden farklı olabileceğinin farkına varmaya çalışmak.<br /><br />Aşk; madde bağımlılığına benzer. Aşk değilde patolojik aşk da sosyal işlevselliğini bozuyorsa tedavi edilmelidir.<br /><br />Uzm. Dr.Zeynep PINAR </font></span></i></div>